yaran olaylar

ben hiç yaşamadım.

birden aklıma geldi çok önceden birisi anlatmıştı burada. adam çalıştığı ilk gün sıçmak zorunda kalıyordu iş yerinde. en son götü boklu bir şekilde kaçıyordu yanlış hatırlamıyorsam alskdjasd o işte yaran olaydır. kiminse bir daha anlatsın da keyiflenelim aq alsdjsakd

(bkz: bu sefer yarmadı)

elazığ in malum delileri meşhur. ev arkadaşım erdi de şehrin neresinde bi deli var tanır bilir. oğlum bu nasıl is amk nerden taniyosun lan bunları dediğimde kanka vallahi beni buluyorlar derdi. üniversite bittiğinde istanbula gelmeye karar verdi kendisi. ama şu hayal ile. eğer geldiğim ilk gün bir deli ile karsilasmazsam istanbul bana cennet olacak dedi. geldik. hava alanında indik merter de eve gitmek için otobüs beklerken erdi bir deli ile sohbet etmeye başlamış karşılıklı sigara iciyorlardi

yalovadayız.yaz günüydü yalovada oldukça tanınan bi abimiz var ünü götçü ahmet olan.her zaman sahilde bulunur gezerdi bu aralar pek görülmüyo ama neyse konuya dönelim.işte biz gaza geldik (bkz: nabu) falan bisiklet kiraladık sahilde geziyoruz.ben ve bir arkadaşım durakladık (bkz: nabu)yu bekliyoruz .geliyodu üstümüze doğru sonra artistlik yapıcam diye bize yaklaşıp göt kaydırmaya çalıştı ve arkadaşın bisikletine çarparak yere yapıştı.yerde kıvranırken yardıma gelen götçü ahmet abimizi görmesiyle verdiği tepkiyi görmeniz lazımdı,gözleri büyüdü acı içinde kıvranırken saniyenin 10 da 1 hızla ayağı kalktı ve iyiyim ben bi şeyim yok diye diye götçü ahmet abimizden kurtulmaya çalıştı

spordan gelen kuzenim yanıma oturdu ve istemsizce aramızda söyle bi muhabbet gelişti ck= ben k=kuzen ck. hoşgeldin lan spordan mi k. evet abi. naber. sigara var mı? ck. amk hem spor yapıp hem de tirrekler gibi sigara isteyen de bi tek sen varsın. k.napim bizimkiler müsade etmiyor evde icmeme ben de burda içiyorum. ck. sen iyice ipnelige vurup sigarayıda benden otlaniyorsun oglum. o ne olcak peki. k. e abilik muessesesine uygun davranmak lazım. şimdi sen dururken ben mi sigara çıkarayim. ne izliyorsun sen? yahu gene altyazılı maltyazili ne bu şimdi izledigin. ck. vertigo. hitchok çekmiş vakti zamanında kült filmlerden biri. sen izlemedin, mi yoksa? k. kamil abi dün ne gördüm biliyor musun? annem elinde iki parça odunla bir şeyler yapmaya çalışıyordu. sonra bi baktım kadın ateşi bulmaya çalışıyor. daha bulamamış yani. sen bana gelmiş vertigoyu izledin mi diyorsun. söz ateşi bulunca izlicem kahkaha atttirdi))

birini bugün çocukluk arkadaşım anlattı. sabahtan beri gülüyorum. geçen yıl bizim iki çocukluk arkadaşı istanbul'da nakliye işine girdiler. az-çok para da kazanmaya başladılar. bir de başka bir arkadaş var. onun adı yakup. bu yakup başka bir işte çalışıyor. bir gün internetten bir hatunla tanışıyor. epey bir yazışıyorlar. hatun ankara'da yaşıyor. ama hiç ne sesli ne de görüntülü konuşma falan yapmıyorlar. kendilerince görüştükleri an sürpriz yapacaklar. kız istanbul'a geleceği vakit yakup'un dedesi vefat ediyor. yakup mecburen izmir'e gidecek. "lan kızla o kadar yazıştık, dedem öldü, ben izmir'e gidiyorum" dersem inanmaz diye düşünüp bizim bu çocukluk arkadaşlarından birine, yani turan'a diyor ki, "kızla sen buluş. ben izmir'den döndükten sonra durumu anlatırız." turan denilen fırlama ise tam bir piç. sürekli el-kol şakası yapıp herkesi gıcık eden bir tip. neyse, kız geliyor ankara'dan, turan nakliye arabasıyla alıyor kızı. epey bir gezip tozuyorlar. birbirilerine daha da yakınlaşıyorlar falan filan derken yakup izmir'den dönüyor. dönüyor ama bir bakıyor, turan'la kız bildiğin sevgili modundalar. kız da acayip güzel. lan nasıl yapsam, nasıl etsem derken bir gün dayanamayıp "yakup benim, turan ise o" diyor kıza. kız olan bitene anlam vermeye çalışırken "aha bak kimliğim" deyip kafa kağıdını uzatıyor kıza. turan hemen yakup'un kimliği alıp kıza dönüyor;" ya bu küçükken attan düştü, böyle oldu." sonra diğer arkadaşım yakup'u kızla turan'ın yanından götürüyor. "lan oğlum etme, eyleme. bırak takılsınlar" deyip gazını alıyor. aradan bir iki gün geçiyor, yakup tekrar kıza "yakup benim" diyor. bu sefer turan da kabul ediyor. aradan bir gün daha geçiyor, yakup kahvaltıda "aslında turan benim, yakup o" deyip turan'ı kıza gösteriyor. kız olan bitenden o kadar uzak ki, uzaydan dünyaya fırlat, üç güne anca yere düşer. bu sefer kız inanmıyor. aradan yine bir kaç gün geçiyor, yakup diretiyor. "bu kızla tüm yazışmaları ben yaptım, benim hakkımdı sevgili olmak." gel gör, kız yakup'a karşı hiçbir şey hissetmiyor. yakup sandığı turan'la samimi. lan nasıl edelim, bu kızı gerçek yakup'tan nasıl uzaklaştıralım derken kıza "gündüzleri de istersen bizim yanımızda nakliye işine gelebilirsin" diyorlar. kız da "zaten otelde tek başıma canım sıkııyordu" deyip kabul ediyor. arkadaş yemin ediyor, yakup'un yerine geçen turan değil, diğeri, yani ergün olan. diyor ki; "en son kız buzdolabını sırtlanmış, merdivenlerden üçüncü kata çıkarmaya çalışırken yanına yaklaşıp 'aslında yakup benim' dedim, buzdolabını falan bırakıp kahkaha ata ata kaçtı gitti."

1960'lı yıllar, elazığ akıl hastanesinden deliler kaçar. elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. 423 deli kaçmıştır. o zamanın ünlü doktoru mutemet bey hastanenin baş hekimidir. doktor bey ne yapalım diye sorarlar. mutemet bey: “bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin” der. doktor önde bir kaç personeli arkasında trencilik oyunu oynayarak elazığ’nın sokaklarında dolaşırlar. bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olur. hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir.

affınıza sığınarak yine bir alıntı yapacağım. bu olayı sizinle paylaşmazsam ölürdüm. yer akmerkez: altmışlı yaşlarda kodaman bir dayı avmye gelir girişte çantasını xray cihazına bırakır. çanta geçerken güvenlik tedirgin olur. tehlikeli birşey görmüştür çünkü. efendi bir ses tonuyla dayıya sorar: -beyefendi silahınızın ruhsatı var mı? -var der dayı ve çantasını alıp yoluna devam eder. arkadan güvenlik koşturur beyefendi ruhsatınızı görebilir miyim acaba diye. ancak dayı hiç tınlamaz yürümeye devam eder. güvenlikte fazla bulaşmak istemediğinden olsa gerek geri döner. o sırada dayı arkasını döner ve gitmekte olan güvenliğe seslenir: -hey niye geri dönüyon -ruhsatı göstermediniz efendim -göstermediysem senin görevin beni buraya sokmamak değil mi? -ama efendim:(( dayı hemen çantasını açar ve silahı alıp güvenliğe doğrultur. güvenlik korkudan altına yapacakken dayı tetiğe basar çaattttt. silahın ucundan bir alev çıkmıştır. dayı: silah değil bu yeğenim çakmak çakmak.

eski dükkanımın olduğu iş hanındaki terzi abimiz anlatmıştı. şehir efsanesi olma ihtimali de yüksek tabii. 12 eylül 1980 askeri darbesi öncesi bir gün yolu kesiliyor abimizin. yolunu kesenlerin tipine bakıp ideolojilerini anlayamıyor. yolunu kesenler abimize "hangi taraftansın?" diye soruyorlar. abimiz bir an düşünüp "lan sağcıyım dersem bunlar solcu çıkar, beni döverler. solcuyum desem bu sefer de bunlar belki sağcı çıkar beni yine döverler" diye karar verip "benim bir ideolojim, siyasi düşüncem yok" diyor. yolunu kesenler "40 yaşında adamsın, nasıl ideolojin olmaz" deyip abimize bir kamyon dayak atıyorlar.

(bkz: orda komikti lan baya güldüydük) (bkz: bak ben şimdi anlatamadım ondan oldu)

az önce mutfakta sigara içerken aklıma geldi benim hödük ev arkadaşına sordum. +kanka 1 gün ömrün kaldığını öğrendin, ne yapardın? - aidsli biriyle sevişirdim, hem o mutlu olurdu hem ben. + oha!

bi on yil once falanca amca tokatin niksar ilçesine tekirdağ dan düğün için geliyor. tokat'ın turhal ilcesinde tokat diye inip butun sehri turlayip gidecekleri yeri bulamiyorlar. sonunda bir hayirsever turhalda olduklarını söylüyor. tekrar otobüse binip niksar diye tokat merkezde iniyorlar. yine butun şehri dolaşıp düğün evini arıyorlar. ayni sekilde bi hayır sever durumu anlatiyo. üçüncü de niksari bulmuşlar ama ne para kalmış nede düğünde oynayacak hal

annem beni ilk yurda yerleştirmeye gelmişti. baya yorgundu. uyudu benim yatağımda. sonra yola çıktı falan işte geri dönmek için kadın istanbula giderken uyuyakalmış. ama o nasıl bi uyuyakalmak ya çoruma kadar gitmiş uyuya uyuya muavin bile uyandiramamis sjsjsjjs ne gülmüştüm ilk anlattığında ya bu nasıl bi uyku benim kime çektiğim belli sjsjsjjsjs

aklıma gelmedi de çok yarılmıştım

bu akşam 1 yaşındaki kuzenim ahmet kaya şarkısında bildiğiniz ciftetelli oynadi iyi değilim nxnskdjs

geçenlerde 1. katta oturan nermin teyze önümü kesti. yönetici bey oğlum dedi, şu ikinci katta oturan üniversite öğrencisi çocukları bir uyarsan şu sıralar oturdukları apartmandan uygunsuz uygunsuz sesler geliyor. dedim nermin teyze sen merak etme arkadaşları uygun bir dille uyarır, kulaklarını çekerim. '' aile oturuyor lan bu apartmanda anamız bacımız var, terbiyesiz herifler'' diye söylenene söylenene kapılarını çaldım. gençler kaç haftadır eve karı kız atıyorsunuz bi kere abi sende genç adamsın canın çeker, gel ortamımıza katıl demediniz. sizi çok pis siker, kalbinizi kırarım. akıllı olun diyemedim ya laa. dedim ki şikayet var gençler iki haftadır evinizden uygunsuz sesler yükseliyormuş. abi dediler yarı yıl tatili oldu memleketlere gittik daha dün geldik, zaten biz mühendislik okuyoruz senin aklın mantığın alıyor mu bu eve hatunun gireceğini. üzüldüm çocuğun laflarına. dedim genç adamlarsınız bi ihtiyacınız olursa söyleyin elinizden tutar götürürüm mektebe. abi dediler ama şöyle bir durum var dün gece üst komşudan bizde bazı sesler duyduk. dedik bizde genç olacağız kel göbekli hüseyin amca yukarıda coşkuyu veriyor biz burada performansına ritim tutuyoruz, bize de malzeme çıkıyor daha interneti bağlatamadık. yalnız hüseyin abi ve partneri de maşallah yurttan sesler korusu gibi.. bu sefer cidden kızdım, hüseyin amcanın kapısının önünde duran ayakkabılığına tekme atıp '' anamız bacımız var lan apartmanda, az yaşınıza yakışanı yapın" diye sessizce bağırarak hızlıca daireme çıktım. neyse ki hüseyin amcalar evde yoktu, hüseyin amcanın güzel kızı hatırına tatsızlık çıksın istemem. güzelce bir çay koyup balkonda çayımı yudumladım. bir yandan da apartmanda ki ses yalıtımının kötü olması ve hüseyin amcanın apartmanı ayağa kaldıran performansı konusunda iç sesim nejmi (#1188482) ile fikir alışverişinde bulunduk. 

lisede hoşlandığım kıza atacağım mesajı yanlışlıkla başka bir kıza atmıştım o da bana boş değilmiş iki sene birliktelik yaşadık.

uzun eşşek oynarken eşeği tutturamadim aq

sevgilim yani eski sevgilim bir perşembe gecesi bana seni seviyorum kaybetmekten korkuyorum dedi sonra cumartesi gündüzü bir süre görüşmeyelim artık konuşmak istemiyorum dedi bi'şey diyemedim sadece ağladım

gene ay sonu kol gibi telefon faturası gelmiş , son ödeme tarihi geçmiş , hattım kapanmış bir şekilde vodafone bayisine gidip telefon faturasını ödedim eve geldim. geldim gelmesine ama ulan internetten bakıyorum fatura hala olduğu gibi duruyo , hatımda açılmadı. kafada bin bir düşünce. - ulan acaba dolandırıldık mı fln diye düşünüyorum. olamaz firmanın resmi bayisi. ( dolandırılmış olsam 1 ay boyunca telefonu kullanamayacam , maddi yönde bende açılacak olan açığı kapatmamın imkanı yokk.. öğrenciyim bide o zamanlar ) - öyle olsa elime ödediğime dair fiş vermezler diyorum.hem daha öncede yatırdın olum aynı yere faturayı sen diyip kendi kendimi teselli ediyorum. -sistem güncellenmedi heralde diyip beklemeye başladım. her neyse bi kaç saat sonra baktım hala gelen giden yokk. hat kapalı. aldım arkadaşın telefonunu aradım müşteri hizmetlerini. dedim ki; böyleyken böyle hala hattım açılmadı. kız demesin mi ; beyfendi siz faturayı ödememişiniz , sistemde gözükmüyor diye. hım... ok diyip kapattım telefonu. ulan sanki telefon faturasını ödemedik , kızı kandırarak hattı açtırmaya çalışıyoruz. müşteri hizmetlerinin böyle söylemesiyle tek bir ihtimal kalıyor; - dolandırıldım mı laynn düşünceleri eşliğinde. ev arkadaşlarını toplayıp , gerekli taktiksel planları yapıp , yürüğün gidiyoruz diyip kulaklarda hücum marşı tınısı eşliğinde mekanı basmaya gidiyoruz. mekana geldik , girdik içeri ufaktan parayı benden alan elemanı kesiyorum yanaştım elemanın olduğu vezneye dedim ki ; alaf – a vezneci – v iç ses – ( içses ) a- kardeşim böyleyken böyle aha buda fişi kaç saatir açılmadı bi kontrol et sıkıntı ne bi hallet kardeşim hani canını yediğim v- sizin ödediğiniz fatura bu hatta ait ancak hattınızı daha önce başka bir şirkete taşımış tekrar bizim şirkete gelmişiniz.. sizin adınıza aynı numaraya ait olan xx.xx.xxxx tarihli fatura için ödeme yapmışsınız, o yüzden şimdi ki faturanız hala ödenmemiş o yüzden açılmamış. ----yani diyor ki hat ını turkcell e taşıyıp tekrar gelmişin. bunun için buda cezası. fatura aynı numara üzerinde kayıtlı olsada sistemde farklı kodlara sahip. şimdi ki hattın farklı kodlara sahip olduğu için hattı kapatma işlemi uygulayamıyoruz ancak güncel fatura üzerinden hattınız kapatabiliriz--. ( ben bu sistemi silkerim aga ) a- eee napacaz yaa ? v- şimdi ki faturayı da öderseniz hattınız açılır. ( çok zekice amk ben öğrenciyim para yok diyom bu yavşahh bana 1 ayda 2 fatura ödetmeye çalışıyo ) a- hımm... peki ödediğim faturanın parasını , şimdi ki faturaya aktarın ödemeyi ona yapmış olayım. v- malesef böyle bir aktarma işlemi sistemimizde yok, dediğinizi gerçekleştiremiyoruz ( amk sıkıştığınız anda sisteme bok atın , sisteme laf söyleyemiyoruz ya , kim lan bu sistemmm ) a- hı...tmm o zaman benim ödemem iptal edilsin , paramı geri almak istiyorum sistem buna izin veriyor mu ? v- evet ödemeyi iptal edebilirsiniz. a- iptal edin o zaman lütfen.... bir kaç klavye tıkırtısı , yazıcı çıktısı ,paranın sayılması ve bozuk para sesinden sonra paralar avcuma verildi işlem tamamlandı. işlem tamamlandı tamamlanmasına ancak ben veznenin önünde hala bekliyorum... beklediğimi gören vezneci; v- başka bir işleminiz daha mı vardı ? a- evet (!) güncel olan , en son çıkan xxxx numaralı hattımın faturasını ödeyecektim de. önce vezneci işlemcisinin aşırı ısınmasından dolayı mavi ekran hatası vermesinden sonra işlemi gerçekleştirdi. ardından mekandan çıkıp arkadaşlarla mehter marşı eşliğinde 2 ileri 1 durarak eve geldik. eski faturayı merak edenler için ; hala ödemedim duruyor, arada arayıp hatırlatıyorlar , bende faturayı mail adresime gönderin görmek istiyorum diyorum , malesef mail adresiniz sistemde yok diyolar , yazın veriyorum mail adresimi diyorum , hattınız eski hat gözüktüğü için güncelleme yapamıyoruz , adresinize gönderelim diyolar , bende adresim eski olduğu için o adreste oturmuyorum artık adresi güncelleyin diyorum , güncelleme yapamıyoruz diyolar bende faturayı görmeden ödeme yapmam nerden bileyim yalan söylemediğinizi sistem izin vermiyor bir kere diyip sistemi silkiyorum. not: hattı taşımadan önce dedim ki ; borç harç varsa söyleyin kapatayım hepsini , daha sonra fatura çıkmasın bana demiştim , yok merak etmeyin hiç bir borcunuz yok son faturayı da şimdi ödediniz demişlerdi.

böyle anlatınca komik olmuyor ama orada olsanız kesin gülerdiniz

2007 nin yazı liseden yeni mezun olmuşum. 4 arkadaş oturduğumuz ilçede uluslararası bi yarışma var 3 gün sürecek orda çalışıcaz. iyi de para veriyolar. yarışma üç gün biz yarışma öncesi ve sonrası toplam 1 hafta çalışıcaz. yarışma için bi alan oluşturmuşlar ilçede kıyıda köşede bi göl kenarında. bi de bağ evi gibi bişey var 3 katlı. en alt katında bi tuvalet var girişi dışardan umumi tuvalet gibi. üç kabinli biyer. ama o tuvaleti ben erkekler tuvaleti olarak biliyorum. hiç bi zaman bi kadın görmedim orda. biz boş vakitlerde o evde evin oralarda takılıyoruz falan. neyse yarışma başladı bi radyo kanalından 2 tane çok güzel hatun gelmiş. ikiside birbirinden güzel. biri esmer biri sarışın. tabi biz 4 arkadaşın dibi düştü ama iş güç çok peşlerine düşemedik :d akşam oldu eve gidicez ben bi helaya gideyim dedim çok sıkışmıştım. arkadaşlar araçta beni beklemeye başladı ben de o malum wc ye gittim. içeri girdim esmer olan radyocu kız ayna karşısında. ben bi panik oldum çünkü orayı erkekler tuvaleti falan sanıyorum. o şaşkınlıkla ortadaki kabine doğru yöneldim esmer olan kızda çıktı gtti zaten. ben de ortadaki kabini pat diye açtım. sarışın olan kızda orda iş üzerndeymiş. ikinci şoku yaşadım. kızı iş üzernde bastım. kız beni görnce o da şok oldu hemen elleriyle üzerini kapadı. ben yine bi panik kapıyı kapayıp diğer kabine girdim. utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissettm. kızın çıkıp gitmesini bekledm bi süre sonra gittiğini duydum. snra bn de çıkıp gitmek istedim içeri girerken kabinin kapısını baya sert çekmişim açamadım bi türlü. orda bi on onbeş dakika sesimi duyurmaya çalştm bi abi geldi çıkardı zar zor beni ordan. neyse koşa koşa araca döndüm arkadaşlar beni bekliyor. mithat diye bi arkadaşım vardı. olum nerdesn seni aramak için wc ye geldm seni bulayım derken sarışın radyocuyu kabinde bastım dedi. mithat beni bulmak için benim iş üzernde yakaladığm kızı kabinde basmış. kız 20 dk içinde iki kere basıldı bi rahat vermedik işini görsün. nerde acaba o radyocu abllar. belki de burdadırlar he :d

hepiniz bilirsiniz bişeyi sürekli tekrar edildiğinde şarkı olsun , söz olsun bi yerden sonra insanın ağzına yapışıyor. neyse bizim bi polis abi var. bu abide şu gözaltı araçları var ya hani. hah...onlardan kullanıyo işte.. protestoda üç-beş kişiyi aracın arkasından sloganlar eşliğinde paketlemişler. şöför mahaline geçmiş kapıyı açmış , aracın içine binerken istemsizce " direne , direne " demiş mırıldanma şeklinde. ne dediğinin farkına varınca susmuş. ancak arkadakiler boş dururmu başlamışlar "kazanacağız". " direne , direne kazanacağız ". diyip bir-iki tekrardan sonra susmuşlar.bunlarda ki bugu bulmuş adam bi kere. onlar sustukça bizim abi .başlatmış " direne , direne " - "kazanacağız". onlar bağardıkça bizim abi daha çok bağırmış " direne , direne " - "kazanacağı". ulan diyo "adamlar arkada kendilerini nasıl yırtıyolar görmen lazım" diyo. ben söyledikçe bunlar gaza geldi. hatta aklıma o an gelen 1-2 slogan daha araya karıştırdım, hep birlikte duet yaptık adamlarla dedi..en son subeye geldik. hiç birinde ses kalmamış , anaları gelse seslerinden tanıyamaz bunları diyo. allahtan sesleri gidince araçtan indirirken fazla gürültü çıkartamadılar dedi.

bizim bir amca var uzaktan akraba, 60 yaşlarında falan. buna facebook açmışlar ama kullanmayı falan bilmiyor hiç. bir şeyler yapıyor ama başkalarının gördüğünden haberi yok. neyse bu geçen kim kardashian'ın tangalı fotoğrafını paylaşmış facebook'ta. ama paylaştığından haberi yok. gelini görmüş bunu tesadüfen hemen gitmiş evlerine. sen böyle böyle yapmışsın herkes görüyor demiş, fotoğrafı göstermiş. o da "kim ki o? sil hemen" demiş. sonra gelini facebook'ta bayağı bir temizlik yapmış, bakmışlar olmuyor kapatmışlar hesabını. ulan gece gece ne güldüm ya. sen kaç yaşına gelmişsin aklın hala nelerde be amca?

temel uçaktan atlıyor bir gün dünyayı tutturamıyor. gece gece leyla ile mecnun'u özledim. link

lan bu ney. Yanımda oturan kız kahkahalara boğuldu bu ne. Bu nasıl bir kültür şokudur. Fotoyu da neden kaydetmişsem djfkog

bundan yaklaşık bir saat önce nacizane memleketimin hoş bir kitapçısına, şu sıralar bulanık kızılırmak suyu temasında takılan kafamı biraz rahatlatmak amacı ile kitap almaya gitmiş bulunuyordum. yol boyunca dinlediğim müziklerimin ve yağışta olan kar tanelerinin verdiği buhran havası bendenizin bedenen uyuşmasına sebebiyet vermişti ki girdiğim kitapçıda bulunan tozlu sayfaların yarattığı atmosferde çakırkeyf olan zaten uyuşuk bedenime ayrı bir rehavet daha vermişti. ramazan ağabey olarak tanıdığım kitapçıda sorumlu abimizle yaptığım muhabbet ve içtiğim çayların akabinde kendimi kitapların sayfalarının eşsiz rahatlıktaki kollarına salıvermiştim. işte tam bu sırada az ötemde bulunan 3 hanımefendi 1 beyefendilik grupta kulağımı turmalayan bir diyalog oluşuverdi. +ay bu majezik valla ya.. -ay evet valla bende ona hastayım, bi o var adam akıllı. +kızım benim pazar onunla geçti ya.. -evet ya benide o kurtardı. +hastanız majezik ahahha -ahahaha hanımefendilerin kendi aralarında yaptığı muhabbet böyle süredururken bendenizin kafasında aynen şu cümleler yankılanıyordu: -lan bizim sözlük bu kadar yayıldı mı la. -amk bildiğin bana yürüyolar. -gidip konuşsammı belki iş çıkar. -yok yok ifşa yapmıyım şimdi az daha şeyapsınlar. -olm ben pazar naptımki amk. -ben ne yazıyomda bunlar benim hastam la. tabi bu esnada utancımdan renk skalası gibi maviden mora, yeşilden kırmızıya ton değiştiren bendenizin eli ayağı dolaşır ve elimdeki kitabı laps diye yere düşürüveririm. ulan noluyor demeye kalmadan yetişen ramazan ağbi kitabı toplar ve bendeniz olay mahalini terk etmeye yüz tutar. tam çıkıştayken kulağıma ilişen o amk erkeğinin cümlesi; -ne hapmış kızlar bi susamadınız. girdi hepimize sınav daha neyi uzatıyonuz. lan meğersem kızlar yarım saattir bildiğimiz hap olan majeziği konuşuyolarmış ya la. bende kenarda kendi kendime halleniyorum. ulan bende diyorum zaten beni bunlar nerden tanısın amk majeziği. sen kim köpeksin. bunlar kim. neyse efendim dönüp bi gülüş atmamla "hınısınısiktiğim" deyip olay yerini terk etmem bir oldu zaten. yol boyunca mal mal düşüncelere girdim. hala daha dizim titriyor. sikerim mk ben nick değişcem.

aklıma geldikçe kahkaha atmama neden olay.vakti zamanın da çok piç hayatı sikmeleyen,oldukça parası olan ve insanlara acıma duygusu olmayan biriyle çalışmıştım.bu zat-ı şahane o kadar piç biriydi ki bazen acınacak hallere gülüyordum.birisi mağazanın içine geldi tanımıyorum eski tanığı piç:p gelen eleman :e e: abi naber p:iyi canım senden naber e:eöeö şey abi (kısık ses tonuyla)sende viagra vardır ben şimdi gidip almaya utandım da p:olmaz mı ya tam mı yarım mı? e:.... p:yarım yeter kuvvetli bu e:tamam abi bizim piç majesik'i ikiye böler ve verir. e:abi borcum ne p:sen yirmi lira ver e: sağol abi ben mavi ekran eşliğin de bakarken eleman çıktıktan sonra biz tabi yıkılırız aradan tahminim 4-5 saat geçtik'den sonra eleman tekrar mağaza da belirir e:abi hap çok iyiydi ya çok sağolasın 2 saat çalıştım yalnız baş ağrısı yaptı bende normalmidir. p:olur mu lan imkanı yok ağrı yapmaz ağrı kesici verdim sana biz tabi tekrar yıkıma uğrarız.

yemekteyiz. karşımda anne baba ve 5 yaşında akılalmaz derece hiperaktif kızları var. anne babayla çocuğun arasında aynı zamanda 4-5 aylık hamile çocuk durmayınca babası kucağına almaya karar verdi çocukta annesinin bacağına basarak geçerken babası"dikkat et kardeşine basma" demişti gülmemeye çalışırken nefes alamamıştım

(#1834064) şurda bahsettiğim söyleşide olan olaydır. semih varol'un yanındaki diğer bir afedersiniz fenomen arkadaş söyleşiye gelenlere "sizce de semih türkiye'nin justin bieber'ı değil mi? yakışıklı,sempatik, bana katılanlar el kaldırsın" dedi.yaş ortalaması 14-15 fakat bir tanesi bile el kaldırmadı arkalardan zıpırın biri "ajdar'a benziyor"dedi. vallahi gençlerimiz çok zeki ahahahahaha.

ablam aile whatsapp grubundan "işaret parmağınz mı daha uzun yoksa yüzük parmağınız mı" diye sormuş. dayım karşımda bakıyor parmağına, annem yanımda bakıyor. yüzük parmağı dediler. ablam ",şimdide avuç içinden bakın" yazmış. avuç içinden bakınca işaret p. uzun gözüküyor. sonuca dayım ve annem baya şaşırdı. "anaa hakketten avuç içinden bakınca işaret p. uzun gözüküyor" dedi dayım. dayımın yanında oturan ve olaydan bihaber olan anneannem orta parmağını göstererek "en uzun bu işte" dedi. :d iyi güldüm.

yeğenim(6) bizde kalıyor. tutturdu yerde yatacağım diye. oturma odasında annemle birlikte yerde yatıyorlardı ben de yanlarında koltukta yatıyordum. gece yeğenim kalkmış, olduğu yerde oturuyor öyle (muhtemelen hala uykuda). başladı rüyasını anlatmaya (ben de bu arada uyandım). rüyasını anlattı sonra saniyesinde kafayı vurup tekrar uyudu.

bugün çalışırken bir ara arkadaşın kasasının oraya gittim. başka bir kasadan geçen 50-55 yaşlarındaki müşteri yanımızdan geçerken bize dönüp "türkiye ne kadar güzel bir ülke değil mi?" diye bir söylemde bulundu. döndüm adam bir şeyler daha diyecek diye ciddi ciddi bekliyorum. adam "ah bir de suriyeliler olmasa" dedi ve çekti gitti akxakxmakxnx

bugün yaşadım bu olayı okulda dersten önce arkadaşımla birlikte lavaboya gittik. ben boş tuvaletlerden birini görünce hemen girdim, taharet musluğunu açtım işimi hallettim derken musluğu kapatayım dedim kapanmıyo. inat ettim ya kapanacak diye sağa sola çeviriyorum bozuldu musluk tazyikli bi şekilde fışkırıyo su. ama nasıl var ya tuvaletin kapısına vuruyo ya yukardan, aşağıdan dışarıya gidiyo. kapıyı açtım, klozetle karşı duvar arasında 5 metre felan var ama duvara doğru gidiyo su, felaket tazyikli. kızlar kapı açılır açılmaz şoka girdiler, ben sırılsıklam çıktım beni görünce kahkahayı bastılar. yerleri zaten sel götürüyo. tek sorun var kapının olduğu tarafa geçmek. altından geçemiyoruz yerler sırılsıklam, üstünden atlayamıyoruz atlayacak kadar alçak değil. kimisi çığlık çığlığa kimi de gülmekten bi şey yapamıyo, ben çaresizce kapatayım diye vana arıyorum en sonunda ıslanmayı göze alarak çıktık. benim kuru bi yanım yok, arkadaşların pantolonları rezalet. gören net altımıza yaptık zanneder. sınıfa gülerek girdik. hepimiz sudan çıkmış balık gibiyiz, sınıf şaşkın şaşkın bize bakıyo biz daha fazla gülüyoruz. dersten çıktık hala pantolonlar kurumadı, mecbur montları bele bağlayarak çıktık. bi daha o taharet musluğunu açarsam şerefsizim

elazığ'da geçer. 1960'lı yıllar! elazığ akıl hastanesinden personelin bir ihmali sonucu bütün deliler kaçar, elazığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. toplam 423 deli kaçmıştır. mülki makamlar panikler, başhekime koşup "doktor bey ne yapalım?" diye sorarlar. o zamanın ünlü doktoru mutemet bey hastanenin başhekimidir. mutemet bey: "bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin" der. doktor önde birkaç personeli arkasında kara trencilik oynayarak bütün elazığ’ı "çuf çuf" nidalarıyla dolaşırlar. başhekimin tahmini tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. lokomotif, yani başhekim mutemet bey yönünü hastaneye çevirince tüm kaçan deliler hastaneye geri dönmüş olurlar. sorun çözüldüğü için mülki makamlar ve doktorlar, trencilik oynayıp hastaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur. ancak esas sorun akşam yoklama yapıldığı zaman ortaya çıkar; hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir.

Dün bi müşteri geldi kasama. Epey ürün almış, onları banda koydu. Sonra "kardeş burda ped var mı" dedi. Var deyip yerini tarif ettim. Aradan 1-2dk geçti ve adam elinde pet pardakla geldi xlfllsckkwkcksckjx o an gülemedim, kendimi sıktım. Sıkmasam kahkaha patlatıcam. Aklıma @ped bardak isimli yazarımız geldi. Gözümten yaşlar süzüldü, sabırsızca adamın gitmesini bekledim ve gidince güldüm fkkckdvkkc

Ben 112 de görev yapıyorum.doğuda görev yaparken gelen bir anons üzerine vakaya (hastaya) çıkış yaptık Tanı olarak 12 yaş erkek çocuk sürekli küsüyormuş Vaka tanısı ekipçe ilginç gelsede el mahkum mecbur gittik Olay yerine gittiğimizde orta yaşlarda bi' teyzem bizi karşıladı neyi var teyze dedim biraz bozuk bi' türkçeyle sabahtan beri tek lokma yemedi su içse küsüyor dedi..çocuk bu teyze dedim korkma dedim hastaya ulaşınca anladık ki; ufaklık midesini üşütmüş sabahtan beri kusuyormuş .. ☺️🤷🏽‍♀️ (bkz: 112 günlükleri)

Yaran olayların hiçbirinin yarmaması.. evet orada olsak kesinlikle çok gülerdik

Amcam babamın Facebook'taki profil fotoğrafının altına "sen hakkaten salaksın ha" yazmış. Aradığım abi kardeş ilişkisi tam olarak böyle...

basın açıklaması esnasında sağlık bakanı fahrettin koca "tedbir" diyince "allahuekber" diye bağıran kişinin alandan uzaklaştırılması.

olay bugün babamın sivas'taki askerlik arkadaşının başına geliyor. hastanede birkaç işlemini yaptırdıktan çıkıyor abimiz, karnı aç, hastane kantininden bir tost ve meyve suyu alıp bir banka oturuyor başlıyor yemeye. yerken karşısında 8-10 yaşlarında bir çocuğun oturduğunu ve kendisini izlediğini fark ediyor. anlattığına göre çocuk resmen gözleriyle tostu yiyor. bizim abi de dayanamıyor kalkıyor gidiyor kantine bir tostla meyve suyu da çocuğa alıp götürüyor çocukcağız resmen elinden kapıyor bizimkinin. abimiz vicdanı rahatlatmış mutlu bir şekilde dönüyor bankına çocuğu izliyor keyifle. bizim ufaklık tostu bitirmek üzereyken annesi olduğunu düşündüğü bir kadın geliyor yanına, önce ufaktan bir bağırıyor sonra elindekileri alıp çöpe falan atıyor, ufaklık gözler dolu dolu yere bakarak kadının azarlarını dinliyor, ama kadın sinir krizi geçirmek üzere tavırlarında. bizim iyilik meleği abimiz "kadın heralde nereden buldun sen bunları diye çocuğa fırça atıyor gideyim de durumu anlatayım" diye yerinden kalkıyor. kadının yanına yaklaştıkça "sen nasıl çocuksun, ne laf dinlemez çocuksun" tarzı lafları duyuyor, hanfendiye sesleniyor. + hanfendi sakin olun - sus be adam sanane çocuk benim çocuğum + onu anladım zaten ama tostu aldı diye kızmayın, yerken bana bakıyordu dayanamadım canı çekmiştir açtır diye ben aldım tedirgin olmayın kötü bir niyetim yok yani - allah belanı versin senin adam. git iyiliğini başka yerde yap. + hanfendi ayıp değil mi, çocuğun canı çekmiştir diyorum niye bu celallenme. - be adam bu b*k yiyesice dün gece 12den beri aç, birazdan tahlili var bize aç gelin dediler. gelmişim taa bilmem ne köyünden, senin halt yemene mi aç doyurmak git aşevinde yemek dağıt, senin yüzünden şimdi o kadar yolu bir daha mı gidip geleceğim, ve ardından gelen onlarca bağırış çağırışla ablamız oradan söylene söylene uzaklaşıyor. yalnız telefonda bir anlatışı var, resmen adam iyilik yaptığına pişman olmuş, bir de üzerine babamla beraber telefonda olayın sonunu kahkahalarla dinleyip güzel abimizin yüzümüze telefonu kapatması da kötü oldu.

Üniversitede bir hocamız deri ayakkabılarıyla bize hava atacaktı, bize göstermek için ayakkabılarını kaldır ki ne görelim iki farklı ayakkabı giymiş. Sonra hiç bozuntuya vermedi ve 'Şimdi gerçek profesör oldum' dedi.

(bkz: masaya çık tepin istersen) (#4047718)

Bir süredir evde gergin bir hava var. Herkes her an kavgaya hazır biçimde. Biri laf etsin de ona karşılık veriyim diye bekliyor resmen. Geçen gün bana dediler ki aile terapisine gidicez, Pazartesi'ye (bugün) randevu aldık. Şaşırdım. Dedim iyi gidelim. Hepimize iyi gelir. Ertesi gün bu aile terapisti bioteknik uzmanı oldu. Bu sabah kaldılar gitmek için. Ben hazırlanırken sordum kim bu adam diye. Adam bir anda metafizik uzmanı oldu. Yolda giderken araştırdım. Adam cinci hocaymış smflblnşn Aile terapisti diye cinci hocaya götürdüler beni skfkglhh Adam isimlerimizi sordu, ne sorun var dedi annem anlattı. Sonra arapça bir şeyler bağırmaya başladı birden. Bağırmanın arasında susup 'hmmm hmmm' diyor. Beni aldı bir gülme. Allah'tan yüzümde maske var smflhşşjn En sonunda sizin burda bir işiniz yok, üzerinizde büyü-muska yok diye tersledi sdkglbşşn sabahtan beri yaşadığım olayın saçmalığına gülüo duruyorum smflbşn